Bendeniz
Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Türkçe - İngilizce
bendeniz teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- We me
- your humble servant
- my humble self
- ben
- i
- bendeniz cennet kuşu your humble servant
- (said jocularly)
- bendeniz/bendeleri your humble servant
- (formerly used in polite speech when referring to oneself; today used either jocularly or sarcastically): Bendeniz saat onda hazır olacak. Your humble servant will be ready at ten o'clock
- ben
- beauty spot
- ben
- myself
For myself, I would like to take part in the game.
-Ben şahsen oyuna katılmak istiyorum.
I can only speak for myself.
-Ben sadece kendim adıma konuşabilirim.
- ben
- nevus
- ben
- the "I" part of the psyche
- Ben
- (Diş Hekimliği) naevus
- ben
- dark fleck of color (in the skin of a ripening fruit)
- ben
- freckle (on a person's skin)
- ben
- spot, macula (in the eye)
- ben
- (Anatomi) spiloma">(Anatomi) spiloma
- ben
- yours
My opinion is similar to yours.
-Benim görüşüm seninkine benzer.
Put yourself in my position.
-Kendini benim yerime koy.
- ben
- ego
Thomas thinks he's the center of the world. He's very egocentric.
-Thomas kendisini dünyanın merkezi zannediyor. O, çok ben merkezci.
Tom is young, rich, spoiled and egocentric.
-Tom, genç, zengin, şımarık ve benmerkezcidir.
- ben
- mole
She had a mole on her face.
-Onun yüzünde bir ben var.
Each molecule in our body has a unique shape.
-Vücudumuzdaki her molekülün benzersiz bir şekli vardır.
- ben
- me
- ben
- ive
- ben
- i'm
- ben
- mole, beauty spot
- ben
- mole; beauty spot
- ben
- mole; ego
İlgili Terimler
İngilizce - İngilizce
bendeniz teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı
- Ben
- A diminutive of the male given name Benjamin or, less often, of Benedict
- ben
- A Scottish or Irish mountain or high peak
- ben
- Inner, interior
- ben
- Ben-room: The inner room of a two-room hut or shack (as opposed to the but)
- ben
- Son of (used with Hebrew and Arabic surnames)
- ben
- A tree, Moringa oleifera or horseradish tree of Arabia and India, which produces oil of ben
- ben
- The oil of the ben seed
- ben
- a mountain or tall hill; "they were climbing the ben"
- ben
- EPA's computer model for analyzing a violator's economic gain from not complying with the law
- ben
- A hoglike mammal of New Guinea (Porcula papuensis)
- ben
- Son of; frequently used in personal names, as Ben-Gurion
- ben
- Within. Akiba ben Joseph Alfasi Isaac ben Jacob Alkalai Judah ben Solomon Hai Abba Mari ben Moses ben Joseph Israel ben Eliezer Ben Ali Zine el Abidine Ben Bella Ahmed Ben Nevis Ben Gurion David Big Ben Mohammed ben Brahim Boukharouba Eleazar ben Judah of Worms Eleazar ben Judah ben Kalonymos Elijah ben Solomon Elisha ben Abuyah Hecht Ben Heller Yom Tov Lipmann ben Nathan Ha Levi Hogan Ben Solomon ben Yehuda ibn Gabirol Ibn Tibbon Judah ben Saul Ishmael ben Elisha Israeli Isaac ben Solomon Jacob ben Asher Johanan ben Zakkai Joseph Ben Matthias Judah ben Samuel Karo Joseph ben Ephraim Luria Isaac ben Solomon Salomon ben Joshua Moses ben Maimon Manasseh ben Israel Meir ben Baruch Moses ben Menachem Moses ben Shem Tov Prusiner Stanley Ben Saadia ben Joseph
- ben
- Bentonite
- ben
- a mountain peak
- ben
- benedictive mood
- ben
- (Hebrew for "son, son of"; Aramaic bar) Used frequently in "patronymics" (naming by identity of father); Rabbi Akiba ben Joseph means Akiba son of Joseph
- ben
- Well Used with other words, e g ben marcato, well accented, emphasized
- ben
- {i} high point, summit, peak
- Ben
- {i} male first name (form of Benjamin)
- ben
- pr
- ben
- Within; in; in or into the interior; toward the inner apartment
- ben
- indic
- ben
- The inner or principal room in a hut or house of two rooms; opposed to but, the outer apartment
- ben
- Motor & Allied Trades Benevolent Fund
- ben
- a mountain or tall hill; "they were climbing the ben
- ben
- The seed of one or more species of moringa; as, oil of ben
- ben
- Son of
- ben
- An old form of the pl
- ben
- of Be
- Ben
- diminutive of Benjamin or, less often, of Benedict or Bernard
- ben
- The inner room of a two-room hut or shack (as opposed to the but)
- ben
- The winged seed of the ben tree
İlgili Terimler
Türkçe - Türkçe
bendeniz teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı
- Alçak gönüllülük göstererek ben yerine ve "köleniz'" anlamında kullanılan bir söz: "Lütuf buyurup vapura kadar geldiğinizden dolayı bendenizi minnettar ettiniz, efendim."- R. H. Karay
- ben
- Olta veya tuzağa konulan yem
- ben
- Bir kimsenin kişiliğini oluşturan temel öge, ego
- ben
- Kuşun yavrusuna taşıdığı yem
- ben
- Saçta, sakalda beliren beyazlık
- ben
- Çoğu doğuştan, tende bulunan ufak, koyu renkli leke veya kabartı: "Dedim tane tane olmuş benlerin / Dedi zülfüm değdi tel yarasıdır."- Âşık Ömer
- BEN
- (Osmanlı Dönemi) (Bak: Ene) t. Psk: Şuurlu kişiliğimiz. Başlangıçta çocuğun benliği şuurlu değildir. Kendisini başkasından ayıramaz. Fakat canlı olarak ihtiyaç ve istekleri vardır. Benin bu şuursuz haline "alt ben" denir. Kendisi ile başkası arasındaki farkı anlamaya, münasebetler kurmaya, düşünmeğe başlayınca şuurlu kişiliği, beni ortaya çıkar. Ben, kendi menfaatına gördüğü, haz duyduğu herşeyi ister. İsteklerine kendisi için tehlikeli, acı verici gördüğü yerde, yani yine kendisi için sınır koyar. Başkalarını hesaba katma
- ben
- Kişiyi öbür varlıklardan ayıran bilinç
- ben
- Tekil birinci kişiyi gösteren zamir: "Bütün sevgileri atıp içimden / Varlığımı yalnız ona verdim ben."- A. K. Tecer
- ben
- En çok üzümde görülen olgunlaşma belirtisi
- Ben
- (Osmanlı Dönemi) ENE
- Ben
- ego
- ben
- Çoğu doğuştan, tende bulunan ufak, koyu renkli leke veya kabartı
- ben
- Tekil birinci kişiyi gösteren zamir
- ben
- Tembel hayvan da denilen ve hep ağaçların üstünde asılı olarak yaşayan memeli hayvan
İlgili Terimler
İngilizce - Türkçe
bendeniz teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- BEN
- (Askeri) temel ansiklopedi numarası (base encyclopedia number - temel ansiklopedi numarası BE number basic encyclopedia number)
- Ben
- (isim) iç oda (İsk.)
- Ben
- {i} iç oda (İsk.)
- ben
- iskoç iç oda
- ben
- içinde
O utanç içinde başını eğdi.
-She bent her head in shame.
- ben
- banağacı
- ben
- bu ağacm tohumu
- ben
- tepe/dağ
- ben
- bu tohumdan çıkanlan ince yağ
- ben
- Moringa aptera
- ben
- iç oda
- ben
- sorkun ağacı
İlgili Terimler
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.